
Mısır, Afrika’nın kuzeydoğusunda ve Orta Doğu’nun bir parçası olan, tarihi, kültürel ve coğrafi zenginlikleriyle ünlü bir ülkedir. Para birimi ise Mısır Pound’u. Günümüzde (Ocak 2025) 1 TL 1.40EGP ediyor yani hala paramızın daha değerli olduğu ülkeler de yok değil. Resmi dili Arapça olup nüfusun geneli müslümandır. Ülkede hem şeriat, hem de medeni kanun var diyebiliriz. Yani isteyen tek eşli isteyen çok eşli olabiliyor, davalarda yargılanma şeklini seçebiliyor.


Biz Mısır’a 3 kadın(ben, annem ve teyzem) olarak turla gittik. Aslında bir tura bağlı kalmadan kendimiz gitmek istiyorduk fakat ne kadar korkutulduysak Mısır hakkında(teşekkürler YouTuberlar…), bundan vazgeçip yanımızda bir bilen olsun dedik… Ha yine ekstra turlara katılmadık, yine turumuzla gezmedik ama en azından şehirlerarası yolculuk yaparken kafamız rahattı ki zaten beni en çok geren kısım da buydu. Sonuçta Sharm’dan Kahire’ye 7-8 saatlik bir yolculuk yapıp (belirteyim çölde) sonrasında Kahire’den de Hurgada’ya 5 saatlik yolculuk (yine çölde) biraz ürkütücü gelebiliyor kulağa. Ama Mısır’a tekrar gitsem kendim giderim, insanların bahsettiği kadar kötü bir yer değilmiş ki! Hatta biz çok keyif aldık, kesinlikle bir daha gidelim daha bilinçli gezelim bile dedik. O yüzden kimsenin sözüyle hareket etmeyin gidip görüp öyle karar verin Mısır gidilmeye değer mi değmez mi…
Biz nereleri mi gezdik? Açıkçası bir hafta için pek de fena gezmedik. Sharm El Sheik, Kahire, Hurgada ve Luksor’a gittik ve hepsi de kendi içinde güzel yerlerdi. Ama Sharm bir miktar abartılmış geldi bize, tekrar gidersek deniz tatili için Hurgada’yı tercih edebiliriz.
Ne zaman gidilir?
Mısır’a seyahat etmek için en iyi zamanlar genellikle kış ve ilkbahar aylarıdır, yani Kasım’dan Nisan’a kadar süren dönem. Kültür turu yapmayı düşünenler için kesinlikle bu zamanları öneririm, biz Ocak ayında gitmemize rağmen gündüzleri sıcaktı, sabah ve akşamlar ise serin. Yok ben yeterince kültürlüyüm sadece deniz kum güneş istiyorum diyorsanız da Aralık-Nisan dışındaki ayların daha iyi olabileceğini düşünüyorum, biraz içiniz ısınır hem. Ama Temmuz- Ağustos aylarında giderseniz de içiniz biraz fazla ısınabilir uyarmadı demeyin…
3. Dünya ülkesi dendi?
Havalimanından çıktığımızda rehberimizin bize söylediği ilk şey bir Afrika ve 3. Dünya ülkesine hoşgeldinizdi. İlk defa bir Afrika ve 3.Dünya ülkesine geldiğimi o zaman farkettim. Bunu duyunca biraz daha heyecanlanmadım desem yalan olur çünkü yaşayabileceğim deneyim ve tecrübeleri düşünsenize! Pis miydi? Evet. Tuvaletler az miktarda ve içinde sabun bulunmuyor muydu? Evet. Ulaşım araçları 20-30 yıl öncesindenden kalma mıydi? Evet. Her yer gürültü, kaos ve korna sesi miydi? En azından Kahire için, Evet. Ama aynı zamanda çok da güzel ve ilgi çekiciydi. İnsanda merak uyandırıyordu. Şunu da belirtmeliyim ki, ülkede çok sıkı bir polis denetimi var. Şehirler arası yollarda sürekli polis kontrol noktaları ve denetimler mevcutken, şehir içinde de bir çok alanda polislere rastlamak çok olası. Ülkenin Kuzeyine gittikçe modern Mısır’ı, müzelerini, kordonlarını, avmlerini, nargile içen hanımefendilerini; Güney’ine gittikçe ise daha eskide kalmış Mısır’ı, inek otlatıp, tarımla-balıkçılıkla uğraşan, aileden biri evlenince evin üst katına bir ev daha yaptıran halkı görmek şaşırtıcıydı. Koskoca ülke sonuçta her yerinin aynı olmasını tabiki bekleyemezdik.
Güvenli mi?
Eminim ki Mısır’ın güvenli olmayan bir çok yeri vardır ama nerenin yok ki?? Mısır’da polisler çok aktif görevde diyebilirim, kontroller denetlemeler falan filan. Turistik ve kalabalık olan yerlerde olunduğu sürece bir sorun olacağını sanmıyorum. Yok kardeşim ben Mısır’ın derinliklerinde kaybolucam dersen de o senin bileceğin iş.
Peki ya kadın olarak gezmek?
Daha önce de bahsettiğim gibi biz 3 kadın olarak gittik Mısır’a. Açıkcası çok önyargılıydık ve bu kadar korkutulmak belki hazırlıklı olmamızı sağladı belki de durduk yere gerilmemizi. Bilemiyorum… ama şunu söylemem gerekiyor ki hiç bir sıkıntı yaşamadık. Dünyanın neresine gidersek gidelim sorun yaşama ihtimalimiz tabiki var. Bizim karşılaştığımız herkes çok sıcakkanlı, misafirperver ve aynı zamanda da Türkseverdi. Sharm ve Hurgada turistik yerler olduğu için zaten sıkıntı yoktu, Kahire çok daha otantik ve yereldi. Gerçek Mısır’ı orada gördüğümüzü düşünüyorum. Birkaç gerilme anı, bizim burada ne işimiz var dediğimiz sokaklar olmadı değil ama aynısını İstanbul’da da gayet yaşayabiliyoruz. Beklediğim gibi laf atma veya bakışlarla taciz edilme gibi durumlarla da karşılaşmadık. “Çok güzelsin”, “Shakira” vb. Birkaç sözler tabiki duyduk fakat rahatsız eden türden kesinlikle değildi.

Mısır’da pazarlık sünnet değil zorunluluk!
Pazarlık yapamam ben diyen Mısır’a gitmesin. Tüm satıcılar en yüksekten başlayıp karşı tarafın pazarlık kabiliyeti ve alacağı ürüne göre indirim yapıyordu. Pazarlık yapmadan bir şey almak mümkün değil. Bakın size anlatayım… Luksor’da rehberimizin peşinde koşarken gözüme çarpan bir şalvar/pantolonun fiyatını sorduğumda 25 Dolar diye cevap aldım. (bu sürede asla durmuyoruz ben de satıcı abi de yürümeye devam ediyoruz) Teşekkürler diyip hızlandım ki önce 20 sonra 15 derken 5er 5er fiyat düşmeye başladı ve ben 50 saniyede, yürürken o şalvarı 5 Dolara alabildim… Ama ben hala kazıklanmış gibi hissediyorum, yanımda bozukluk olsa ben onu 4 veya 3 Dolara bile alabilirdim bence. Yine de 5 Dolar bedavadan biraz fazla diyebiliriz.
Mısır’da ulaşım…
Açıkçası bizim Mısır’a turla gitmemizin en önemli nedeni şehirlerarası yolculuk yapacak olmamız ve benim biraz gerilmemdi. Hem Sharm’dan Kahire’ye hem de Kahireden Hurgadaya seyahat ettik otobüsle. Çölün ortasında geçen saatler… Bütün yol boyunca birkaç benzinlik ve sayısız polis kontrolü gördük sadece. Sharm’dan Kahire’ye giderken ise otobüsümüzde silahlı bir polis bize eşlik etti koruma olarak… 3 kere polis kontrolünden geçtik, birinde pasaportlar kontrol edildi, birinde bagajlar… bazen yolcuları da indiriyorlarmış ama bize öylesi denk gelmedi. Yine de biraz gerici ve tuhaf bir deneyimdi. Benzin istasyonları ise bizimkilere benziyordu sadece daha eski hali ve sigaralar da kapalı yerde içiliyordu. Nedenini bilmiyorum ama Kahire’den Hurgada’ya giderken bize bir polis eşlik etmedi, o yol daha mı güvenliydi acaba…?! Bizim otobüsümüz 20-30 yıl önceden kalma gibiydi ama şehirdeki taksi ve dolmuşlarda gayet eskiydi. Yine de pahalı marka arabalar da yok değildi. Kahire’de 15-20 dakikalık mesafeyi 3-5 Dolar arasında gidip geldik hep, pazarlık yeteneklerimize göre değişti tabi. Ama Sharm’da 4 km’lik yeri 3 Dolara ayarlayabildik. Yani turistik yer her yerde turistik yer…

Peki Mısır pahalı mı?
Hayır. Türkiyedeki fiyatlarla kıyasladığımız zaman her şey ucuz. Özellikle benzin… ulaşım kısmında açıkladım zaten. Yemek konusunda ise yine her şey ülkemize kıyasla uyguna geliyor. Örnek vermek gerekirse; piramitlerin içinde dünyaca ünlü bir Fransız restoranında/tatlıcısında 1 hamburger, 1 tavuk burger, 2 tatlı ve 2 kolaya 2000 Mısır Poundu ödedik. Az önce Fransa’daki menüsüne baktım ve bir tavuk burgeri 33 Euro. İnanılmaazz! Keşke daha çok şey yeseymişiz dedik şu an annemle. Neyse burası orası için pahalı mekanlar arasında diyebiliriz. Kahire merkezde daha lokal otantik bir yerde(sonradan öğrendik ki bayağı popüler bir yermiş), bir tavuklu sezar salata, bir margarita pizza ve bir quesedilla ve iki kola için ise 13 Dolar ödedik… Açıkcası Mısırdayken az ve basic şeyler yemeğe çalıştık midemiz bozulmasın diye, en büyük korkumuz buydu. Tuvaletler nadir bulunuyor ve pis diye de bir şeyler içerken de iki değil beş kere düşününce pek bir şey yiyip içemedik anlayacağınız… O yüzden lokal lezzetleri ne kadar merak etsek de deneyemedik, özellikle deve eti denememiz tavsiye edilmişti ama birdahaki gitmek için bahanemiz olsun işte dedik.
Ne almalı ne satmalı…
Hani bir şeyleri ilk gördüğünde çok beğenip etkilenirsin her şeyi alasın gelir sonra aynı şeyleri gördükçe gözün alışır etkisini kaybeder ya, bize de alışveriş sırasında tam bu oldu. Sharm’da görmüş olduğumuz ve Han El-halili çarşısında alırız diye sonraya bıraktığımız hediyelik eşyalara gözümüz alıştı alasımız kaçtı…! Halbuki her şey 3-5 dolar…. Basiretimiz bağlandı herhalde. Neyse, bir kaç örnek vermek gerekirse biz uzun pazarlıklar sonucu; 3 tane Mısır temalı t-shirtü 10 Dolara, 4 tane kahve bardağı ve iki küllüğü 15 Dolara, elbiseyi 5 dolarak, bileklikleri 2 dolara aldık. Bazı yerlerde 10- 20 tane magnet 1-2 dolara bile satılıyor ama birazcık çirkinlerdi. Demem o ki bizden çok farklı şeyleri yok ama Mısır temalı birkaç şey alınabilir. Ah az kalsın unutuyordum, hazır Mısır’a gitmişken papirüs kağıdına çizilmiş resimler almadan sakın dönmeyin!
Kahire’de trafik?
Kahire dünyanın en gürültülü 3. şehriymiş. Bu gürültünün nedenlerinden biri de korna sesi tabiki. Sinyal yerine korna kullanıyorlar sanki. Şeritler desen yok, şerit olan yerlerde ise şerit kullanan yok. Herkes her yerden geçiyor, yola atlıyor, fren pedalına basma huyları desen yok gibi. Trafik var ama buna rağmen yol akıyor. İnanılmaz bir şekilde kaza da olmuyor… Adamlar kendi yöntemlerini bulmuşlar, yapıyorlar bu sporu! Aa şaşırdığımız bir olayı da anlatmak isterim sizlere, Kahire’de InDrive’dan taksi çağırdığımızda bir kadın sürücüye denk geldik. Ablamız biraz acemi gibiydi ama orada kadın bir sürücü görmek güzeldi.

Peki nerelere gidilsin, neler yapılsın?
Sharm El Sheik: Buraya kadar gelmişken denize girilmeli hatta mümkünse tüplü dalış yapılmalı. Yok ben öyle şeyler yapamam derseniz, cama tabanlı teknelerle bir saatlik bir gezintiye çıkabilirsiniz. Biz 3 kişi için 25 Dolar ödedik ama ilk günümüz olduğu için acemiliğime geldi yoksa çok daha uyguna ayarlayabilirdim bence. Onun dışında biz Türkler arasında çok popüler olan Farsha Cafe’ye gidip bir iki kokteyl içmek çok keyifli olur. Yemek için ise hemen onun yanında bulunan Starfish restoranı kesinlikle tavsiye ederim, manzara ve hizmet güzel, fiyatlar ise uygundu. Akşama Old Town’da vakit geçirip, çarşının altını üstüne getirmeden dönerseniz de küserim size.





Kahire: Mısır’a gelen turistlerin nerdeyse hepsinin geldiği yeri, piramitleri söylememe gerek yoktur herhalde? Bizim otelimiz piramitlerin hemen karşısında olduğu için yürüyerek hemen geçebildik ve sabah 8’de oradaydık. Biliyorsunuz ki piramitlerin içi biraz sıkışık ve kalabalık olabiliyor. O yüzden piramite ilk giren kişilerden biri olmak piramitin içinde yapılan yolculuğu çok kolaylaştırıyor diyebilirim. Piramit alanında 6 saat kadar kalmışız, çok büyüktü napalım, tadını çıkartarak da gezmek istedik, izleyip, yorum yapıp, fotoğraf çekerek. Normalde çok desteklemediğim bir etkinlik de yapma fırsatım oldu, deveye binip seyir tepesine gittik. Keyifli değildi dersem yalan olur… Atlar ve at arabaları da vardı ama onları hiç desteklemiyorum, en azından develerin kendi ortamındayız diyerek kendimi rahatlattım. Öğle yemeği için piramit kompleksinin içinde bulunan Laduree’u kesinlikle tavsiye ederim. Tatlıcı deyip geçmeyin, tavuklu burgeri çok iyiydi. Tatlıları zaten tartışmaya kapalı. Piramitlere karşı bir öğle yemeği de yemedim demezsiniz hem! (Unutmadan Mısır’da gittiğim en temiz tuvalet de ordaydı, alın bu bilgiyle ne yaparsanız yapın). Biz Nil Nehri’nde bir tekne gezintisi yapmadan dönmek istemedik ama Kahire’de çok da keyifli değildi bu. Tabiki olmazsa olmaz Mısır Müzesi’de görülmesi gereken yerler arasında. İçeride bulunan eserlerin bir kısmı yeni müzelere dağıtılmış olmasına rağmen o kadar çoktu ki! Bizim her müzeye gitme fırsatımız olmadığı için en eski ve bilinenine gittik, açıkçası en cazip, otantik gözüken de burasıydı. Gittiğimizde girişte kendimize özel rehber ayarlarım diye düşünürken, bir rehberle fiyatta anlaşamayıp sonrasında da hiçbir rehbere denk gelemeyince müzeyi kendimiz gezmek zorunda kaldık…! Bu hatayı nasıl yaptım bilmiyorum ama arkadaşlar, rehberle pazarlığınızı yapın kaça düşüyorsa düşsün ve o fiyatı ödeyin ve rehber KESİNLİKLE tutun. O kadar çok sayıda değerli eser var ki içerde, REHBER ŞART! Yoksa bizim gibi biraz tahmin, biraz okuma ve biraz da boş boş bakmayla geçer geziniz. Yine de 3-4 saat kalmışız içerde siz düşünün. Kahire’nin kapalı çarşısı diyebileceğimiz Han El-halili çarşısı için de yeterince vakit ayırmayı unutmayın sakın. Alacağınız bütün hediyelik eşyaları buradan alabilirsiniz, güzel pazarlıklarla. Ayrıca bu çarşıyı gezmesi de çok keyifli.









Hurgada: Bir diğer deniz tatili yapma noktası da burası işte. Hatta henüz Türkler tarafından keşfedilmemiş Sharm’ın muadili de diyebiliriz bence. Burda da deniz keyfi yapıp, güneşlenip, tüplü dalış yapmak en popüler aktiviteler diyebiliriz. Ama buraya kadar gelmişken de günübirlik veya 2 günlüğüne Luksor’a gitmeden dönmek kesinlike kabul edilemez.

Luksor: Luksor, Mısır’ın en önemli tarihi şehirlerinden biridir ve “Dünyanın En Büyük Açık Hava Müzesi” olarak adlandırılır. Antik Mısır’ın başkentlerinden biri olan Teb’in üzerine kurulmuştur ve çok sayıda tapınak, mezar ve tarihi yapıyı barındırır. Buraya gelince gerçekten eski Mısır’da gibi hissettim kendimi, inanılmaz güzeldi. Kesinlikle gelin bak kesinlikle hatta 2 gün ayırın. Biz günübirlik bir turla gittik. Sabah 04.30’da otelimizden alındık gece 22.00 gibi otelimize bırakıldık. Yorucu bir yolculuktu ama değerdi. Eğer burada kalma fırsatınız olursa sıcak hava balonuna binmeyi de ihmal etmeyin. Kahire’de hiç beğenmediğimiz Nil Nehri tekne turu bile burada keyifli bir hal aldı! Karnak Tapınağı (rehberimiz burayı gezdikten sonra diğer tapınakları görmenize gerek kalmayacak çünkü en büyük ve güzel tapınak burası dedi), Krallar Vadisi, Hatşepsut Tapınağı ziyaret ettiğimiz yerlerdi. Ah, bakın bir bilgi daha geliyor, Sultanahmet meydanında bulunan dikilitaş tam da buradan Karnak Tapınağı’ndan gelmiş!






Mısır’a gelecekler için birkaç ipucu!
- Uçakta doldurmanız için bir form verilecek, bunun için yanınızda kalem bulundurun.
- Mısır vizesi havalimanında parayla (25 Dolar) satın alınıyor, çoğunluklukla bunu pasaportunuza kendiniz yapıştırmanız gerekiyor. Ama mutlaka pasaport görevlisinin damgayı onun üzerine vurduğundan emin olun.
- Taksi çağırmak için Indrive kullanın gerçekten çok kullanışlı.
- Pazarlık yapmadan hiçbir şey almayın.
- Yanınızda bozuk(1-2-5-10) dolarlarlar getirin, eski yıpranmış ve üzerinde yazı olan dolarlar kabul edilmiyor.
- Döviz bozdururken yanınızda pasaportunuz mutlaka bulunsun yoksa bozmuyorlar.
- Öğrenciyseniz yanınıza öğrenci kartınızı almayı unutmayın, müzelerde yarı fiyatına giriş yapabilirsiniz.
- Prizler Türkiye ile aynı.
- Kafanıza güneş geçmemesi için (Piramitler, Luksor) şapka veya şal alın, güneş kreminizi ve gözlüğünüzü unutmayın.
Evet, sanırım benim söyleyeceklerim bu kadar. Mısır gezimizi diğer tatile gidecek meraklı okurlar için özetlemeye ve küçük ipuçları vermeye çalıştım. Umarım yardımcı olabilmişimdir. Gezi videomuzu da izleyip detayları görebilirsiniz. Hala soruları olanlar da varsa, yorumlarda buluşabiliriz 🙂